Sen bilmezsin İzmir’i.
İzmir,beni bilir.
Arnavut kaldırımlarındadır
çocukluğumun seksek izleri.
Elimdeki gevreğin susamları,
kim bilir hangi kumrunun kursağında öğütüldü?
Sen bilmezsin İzmir’i.
Körfezde güneş batar,
ben nasıl düşerim geceye
bilemezsin.
Sen bilmezsin güneş nasıl doğar benimle?
Nasıl aydınlanırdı İzmir?
Çocukluğum aydınlanırdı.
Sen bilmezsin İzmir’i.
İzmir beni bilir.
Çınlar hala gençliğimin
şen kahkahaları kordonboyunda.
Martılar tanır gülüşlerimi.
Her martı,tek tek tanır beni körfezde.
Merhabamız vardır ne de olsa.
Affetmişlerdir beni çoktan,
kendilerini bir zaman “ördek” sandığım için.
Sen bilmezsin İzmir’i.
İzmir beni bilir.
Yokuş başlarından aşağı nasıl akardım yağmurlarda?
Tanır yağmur damlaları beni.
Lodos tanır,
meltem zaten içerimde her daim.
Liman kahvesindeki garsonlar bilir beni.
Tanır kantar karakolunun en eski badanaları.
Bilirler her geçişimde eşgalimi de,salarlar sorgusuz.
Sen bilmezsin İzmir’i.
İzmir beni bilir.
Tanır acele ayak seslerimi.
Gözlerim buğulansa,körfez sis olur.
Görünmez olur karşı kıyı.
Hıçkırığımdan tanır beni dalgalar.
Savrulmama tanıktır körfez vapuru.
Ulaşamam böyle zamanlarda kıyıya.
Mahsur kalırsın yüreğimde.
Yanarım sensizliğe
İzmir, seni bilir o zaman işte.